11 Ocak 2018 Perşembe

Demirtaş Başkan Olarak Kalmazsa HDP Biter

Öyle görünüyor ki HDP’nin yönetim organları gelen eleştirileri dikkate bile almadan Selahattin Demirtaş’ı Başkan olarak bir daha seçmemekte anlaşıyorlar. Buna karar vermişler bile. Artık bunu nasıl kitabına uyduracaklarının planlarını yapıyorlar. Bürokratik bir vurdumduymazlıkla ifade edilen çeşitli görüşler bunu gösteriyor.
(İşin kötüsü, Hasip Kaplan’ın twitleri Demirtaş’ın başkan kalması ve tekrar seçilmesinin politik önemine ilişkin tartışmalardan kaçmaları, için HDP yöneticilerine iyi bir vesile sundu. Bu vesileyle şuna da dikkati çekelim. Hasip Kaplan da twitinde Demirtaş’ın başkanlıktan uzaklaştırılmasına değil, bir Türk’ün getirilmesine itiraz ediyordu. Çünkü Kürt ulusalcıları aslında Öcalan’ın projesi olan, Türkiyelileşme, yani Türklerin ezilenlerini de kazanma stratejisine düşmandırlar ve bu projenin bir ütopya olmadığını gösteren ve güler yüzü olan Demirtaş’tan rahatsızdırlar.)
Örneğin bugün Cumhuriyet’te şu haber var:
“HDP'de tutuklu eş genel başkan Selahattin Demirtaş’ın koltuğu için yeniden aday olmayacağını açıklamasının ardından yeni isim arayışına girildi. Adaylık için isimlerden geçen birisi de deneyimli siyasetçi Ahmet Türk.”

Yani belli ki karar çoktan verilmiş şimdi var olan dengeleri gözeterek işi kitabına nasıl uydururuz hesabı yapılıyor.
Kaldı ki böyle kulis haberlerine de gerek yok. Örneğin Artı Gerçek’te “Üzülme Selocan emeklerin boşa gitmez” gibi başlıklar şimdiden Demirtaş’ın biletinin kesildiği varsayımına dayanıyor.
Şu ana kadar HDP’nin yöneticilerinden hiç birinin Selahattin Demirtaş’ın başkan adayı olamayacağını açıklamasından sonra tekrar seçilmesi yönündeki öneriler ve başkasının seçilmesine tepkiler konusunda hiçbir açıklama yapmaması da anlamlıdır.
Bazen söylenmeyen şeyler söylenenlerden daha çok daha fazlasını ifade ederler.
*
Bizler HDP’yi destekleyenler, oy verenler, onda çalışanlar, çalışmalarına katılanlar, HDP yönetim organlarının ve yöneticilerinin “ciddi” “devlet adamları”nda görülen, gerçek sorunlar söz konusu olduğunda yokmuş gibi yapan, onları adıyla anmayan, dokunmayan, bürokratik vurdum duymazlıklarını kabul etmiyoruz.
Ve şimdiden yol yakınken uyarıyoruz ve diyoruz ki, HDP’nin Demirtaş’ı yeniden başkan seçmemesi, tıpkı kabineye bakan verme ve sonra da ayrılma gibi hayati bir politik yanlış olacaktır. Bu yanlışın faturası sadece HDP’ye de çıkmayacaktır. Yaratacağı moral çöküntüsüyle Erdoğan’a başkanlığı altın bir tepsi içinde sunmak anlamına gelecektir.
(Her türlü itiraz ve demagojiye karşı şunu bir kez daha vurgulayalım. Demirtaş’ın başkan seçilmesi politik bir sorundur, örgütsel ya da hukuki bir sorun değildir. Sorunun örgütsel ve pratik kısmı kolayca çözülebilir. Çünkü Selahattin’in başkanlığı fiilen sembolik olacaktır. İşin fiili uygulaması bir veya birkaç başkan yardımcısı veya başka formüllerle halledilebilir. Bunun üzerine hiç tartışmadan, bu olanak ve olasılıkları kamuoyu ile tartışmadan yeni başkanlık formülleri peşin peşin hükmün verildiğinden başka bir anlama gelmemektedir.)

HDP Abdullah Öcalan’ın Türkiyelileşme projesi idi.
Bunu en başarılı uygulayan sembol kişi Demirtaş olmuştu.
Bu sembolün, bu bayrağın terk edilmesi aynı zamanda Türkleri demokrasi mücadelesine kazanma hedefinin terk edildiği anlamına gelecektir.
Çünkü geniş kitleler için Demirtaş bu projenin ete kemiğe bürünmüş halidir.
HDP Selahattin Demirtaş’ı başkanlıktan alması Türkiyelileşme projesine karşı bir hamle olarak algılanacaktır ve şu an da öyle algılanmaktadır.
HDP Selahattin Demirtaş’ı başkanlıktan aldıktan sonra, ne coşkunun zirvelerini, ne de sabrın derinliklerini harekete geçiremez.
Demirtaş’ın yerine kim gelirse gelsin bunun ağırlığı altında ezilecektir. Hapisteki bir başkanın yerine yerleşmiş olarak görülecektir.
Demirtaş’ın başkan seçilmemesi demokrasi mücadelesi veren güçler için bir yenilgi olarak algılanacaktır.
O zaman bu tam bir çürüme ve teslimiyet soncunu verir.
O zaman bu zincirleme olarak Erdoğan’ın başkanlık rejimini rahatça oturtması anlamına da gelecektir.
*
Demirtaş’ın başkanlıktan alınması Kürt ulusalcılarının da ekmeğine yağ sürecektir.
Çünkü onlar bu “Türkiyelileşme” projesine temelden karşıdırlar.
Bu projenin bir hayal olmadığını gösteren Demirtaş’ın tasfiyesi aslında Öcalan’ın projesinin tasfiyesi anlamına gelecektir.
Unutmayalım, Hasip Kaplan’ın itirazı da Demirtaş’ın alınmasına değildi.
Oraya bir Türk’ün gelmesine idi.
Sosyal medyadaki yankılar, bizzat HDP içinde veya destekçileri arasında bile bu itirazın ne kadar büyük destek bulduğunu göstermektedir.
Demirtaş’ın seçilmemesi sadece Erdoğan’a değil, Kürt ulusalcılarına da Öcalan’ın projesini ve Demirtaş’ı kurban etmek anlamına gelecektir.
*
Selahattin Demirtaş’ın başkan kalmasını isteyen Türkler, ilk kez aktif olarak HDP’nin politikalarına fiilen katılmış oluyorlar bu işi sadece Kürtlerin bir sorunu olarak görmediklerini ayaklarıyla oy vererek ifade etmiş oluyorlar.
Böylece Demirtaş’ın başkan kalması istekleri, Türklerin de Kürt hareketinin Türkiyelileşme siyasetine bir cevabı oluyor.
Ve ilk kez böyle aktif ve sahiplenici bir cevap var ortada.
Bu, Türkiyelileşme politikasının terk edilmemesi isteğinin, semboller üzerinden ifadesinden başka bir şey değildir bu günkü tepkiler.
Demirtaş’ı başkanlıktan uzaklaştırmak Türklerin bu umutlarını kırmaktan başka hiçbir anlama gelmeyecektir.
Bir şeyin gerçekten öyle olup olmadığı değil, ona yüklenen anlamı önemlidir böyle durumlarda.
HDP yöneticileri istedikleri kadar biz de öyleyiz desinler, bu hiçbir şekilde öyle kavranmayacaktır.
*
Şimdi yapmamız gereken Demirtaş’ın başkan kalması ve yeniden seçilmesi için milyonları kapsayan bir kampanya yürütmektir.
Bunu kazanırsak Erdoğan’ı yenmek işten bile değildir.
Çünkü böyle bir kampanyanın kazanması, HDP’nin de bürokratik vurdumduymazlıktan çıkması, bugünkü yapısının temelden değişmeye başlaması, bağımsızlaşması, kişilik kazanması, bileşen dengeleri yerine gerçek ve açık bir tartışma ile kararların ilk kez verilmeye başlanması anlamına gelecektir.
Bu nedenle ilk elde herkes 11 Şubat’ta toplanacak HDP Kongresi’ne yönelik şu imza kampanyasını imzalayabilir:
11 Ocak 2018 Perşembe
Demir Küçükaydın
Bloglar:
Video:
Podcast:
İndirilebilir kitaplar:
Bu yazı ilk olarak şurada yayınlandı:

Hiç yorum yok: